ORHAN KEMAL, 41 YILDIR İŞÇİ SINIFININ YÜREĞİNDE GÖMÜLÜ

- Duydunuz mu arkadaşlar,
Kim çıktı dışarı?
- Orhan Kemal.”
Böyle başlıyor Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın “Orhan Kemal’e Ağıt” başlıklı şiiri. Şiir, ağıt olmaktan çok bir uğurlama havasıdır aslında. Şiirin tamamındaki, uzaktan uzağa duyduğumuz uğultunun, “gök dökülürcesine kuşlar”la, “göz alabildiğine pamuklar”ın, “çuvalı on kuruşa koza ayıran çocuklar”la, “Satılmış’ın arabasındaki atlar”ın davul-zurna seslerine karışan uğultusu olduğunu, yine uzaktan uzağa duyduğumuz fısıltıdan anlarız:
“Seslendi ulu çınarın kökü uluca kavağın köküne
- Duydunuz mu kardaşlar,
Kim girdi içeri?
- Orhan Kemal.”
İŞÇİLERİN ORHAN KEMAL’E SON GÖREVİ

ÇAĞDAŞ FERHAT
“Çağdaş Ferhat’tı Orhan Kemal/Bilirdi kayalar nice sert/Yara yara geldi dişiyle tırnağiyle/En dipten en tepeye/Yiğit insan, yalın kuvvet/Ünü büyüyecek dilden dile/Kimse önleyemeyecek/Bin yıl sonra bakacaksınız/O var köylerde, kentlerde/Okullarda çocukların ezberinde/Derin vurdu kazmayı/Orhan Kemal ölmeyecek”.
Talip Apaydın ise, ölümünün ardından yazdığı şiirde bunları söylüyor “Çağdaş Ferhat” olarak nitelediği Orhan Kemal için.
“Ferhat” bir iğretileme belki, ancak, kazmayı derin vurduğu saptaması tümüyle gerçektir!
EDEBİYATIN EMEKÇİSİ

Toplumun “en alttakileri” olarak da tanımlayacağımız bu derinlikteki kesim elbette işçi sınıfıdır. Hayat öyküsünden de bildiğimiz gibi, Orhan Kemal hem ilk gençlik yıllarında Beyrut’ta ve Adana’da, hem de daha sonra bulaşıkçılık, matbaa işçiliği ve kâtiplik gibi birçok işte çalışmıştır. Adana’nın çırçır fabrikalarındaki pamuk işçilerini de, İstanbul’un Cibali Tekel Fabrikası’ndaki tütün işçilerini çok yakından, taa içlerinden tanımaktadır. Adana’dan İstanbul’a göçtükten sonra da, yaşamını 1970’teki ölümüne dek bir edebiyat emekçisi olarak sürdüren Orhan Kemal’in 1950 ve 1960’larda öykülerini satabilmek için Cağaloğlu’nda, senaryolarını satabilmek için de Yeşilçam’da çalmadık kapı bırakmadığı edebiyatımızın edebiyat tarihlerine yansımayan yanlarından sadece biridir.
ORHAN KEMAL’DEN KAZINANLAR
Orhan Kemal’e, birkaç yıldan beri uzatıla uzatıla pehlivan tefrikasına çevrilen “Hanımın Çiftliği” dizisinden bakarsak yanılırız! “Hanımın Çiftliği” ile bu romanda geçen olayların öncesi ve sonrasındaki olayları anlatan “Vukuat Var” ile “Kaçak”, Orhan Kemal’in en önemli romanları değildir. Evini geçindirmek için çok yazmak durumundaki Orhan Kemal, bazı konuları, farklı zamanlarda başka yönleriyle yeniden ele almıştır. Bu üç romanın “Hanımın Çiftliği” üst başlığı altında toplanması, yazarın ölümünden çok daha sonra, yakın zamanların işidir. “Hanımın Çiftliği”ni dizi yapanlar, bu romanlarda toplumcu gerçekçi Orhan Kemal’e ait ne varsa tümünü kazıyıp atmışlardır. Orhan Kemal’in en önemli yapıtlarından “Bereketli Topraklar Üzerinde” romanından uyarlanan filmin başına gelenler henüz belleklerdeyken reyting peşinde koşan dizi filmcilerden aslına uygun film beklemek elbette hayal olurdu.
İŞÇİ SINIFININ ROMANCISI

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder