13 Haziran 2010 Pazar

Ahmed Arif ile Enver Gökçe: İki şairin ortak kaderi








Refik Durbaş’ın Ahmed Arif’le 1989’da yaptığı, önce Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan daha sonra aynı adla kitap olarak basılan “Kalbim Dinamit Kuyusu”nun hikâyesinin, İlhan Selçuk’un Refik Durbaş'a sorduğu bir soruyla başladığı yolundaki yaygın tevatürü, buna kitabın arka kapak tanıtımında da yer verildiğine bakarsak gerçek kabul etmek gerek. Burada yazıldığına göre, İlhan Selçuk, Ahmed Arif ile Enver Gökçe'nin şiirlerindeki benzer iki dizeyi hangisinin daha önce yazdığını merak etmektedir… Nitekim, “Bir süre sonra da Refik Durbaş'tan Ahmed Arif ile bir söyleşi yapmasını ister. Söyleşi yapılır ve önce gazetede, daha sonra da kitap olarak yayımlanır. Söyleşi de, kitap da büyük ilgiyle karşılanır.”
Birbirine benzer iki dizeyi kimin daha önce yazdığına yönelik bir merak, sonradan kitap olacak kapsamlı bir röportaja dönüşüyorsa, burada, bu konuda edebiyat dünyasında büyük bir tartışma var demektir.

YARIM YÜZYILLIK BİR “EDEBİYAT TARTIŞMASI”

Böyle bir tartışmanın saçmalığının ayrı bir tartışma konusu olması bir yana, bu tartışma olmuştur, yapılmıştır ve vardır…
İki şairin şiirlerindeki başka anlamsal ve söz dizimsel benzerliklerin yanında, bu birbirinin neredeyse aynısı iki dizelerin Ahmed Arif’in “Hasretinden Pırangalar Eskittim” şiirindeki “Saçlarına kan gülleri takayım/Bir o yana/Bir bu yana” dizeleri ile Enver Gökçe’nin “Ne Fayda” şiirindeki “Saçlarına/Kızıl güller takayım/Salın da gel,/Bir o yana/Bir bu yana” dizeleri olduğu, şiirle ilgilenen kimselerin yakından bildikleri bir şey. Ne var ki, konu burada ve bu kadarla kalmamış, bidayette şairlerin kendilerinin başlattıkları, zamanla, üzerine yazıların yazılıp araştırmaların yapıldığı yarım yüzyıllık bir edebiyat tartışması haline gelmiş, Ahmed Arif şiiri ele alındığında Enver Gökçe, Enver Gökçe şiiri ele alındığında ise Ahmed Arif zikredilmeden geçilememiştir. Birbirleri hakkındaki iddiaları, bu iddiaları doğrulayan ya da yalanlayan tanıkların –eğer inanmak gerekirse- söyledikleri ne olursa olsun, iki şairin şiiri de bütün bu tartışmaların üstünde ve ötesindedir. Her iki şairin şiirini değerlendirme ölçütleri de yine bu şiirlerin kendi içlerinde bulunmaktadır.

DEDİKODUDAN ÖTE GEÇMEYEN İDDİALAR

Öte yandan, buna pek edebiyat tartışması da denemez aslında. Tartışılan, şairlerin şiirleri değil –kuşkusuz bunu yapan çok değerli çalışmalarda vardır; Ahmet Oktay’ın Ahmed Arif’in şiiriyle ilgili çalışması “Karanfil ve Pranga” bunlardan biridir,- birbirleri ile olan çekişmeleri, birbirleri hakkındaki iddialarıdır. Sonra da, bu iddialara tanıklık edenlerin tanıklıklarına, çoğu dedikodudan öte gitmeyen bir takım iddialara dayanan, bir şairi diğerinin karşısına çıkaran anlamsız, hatta saçma ve önemli ölçüde de kişisel nedenlerin yön verdiği gizli saflaşmadır.
Toplumcu şiirimizin 1950’li yıllarda Nâzım Hikmet’ten sonra yetişen üç önemli şairinden ikisini (üçüncüsü Niyazi Akıncıoğlu) birbirinin karşısına çıkararak değerlendirmek, iki şaire de yapılabilecek en büyük haksızlıktır. İşin kötüsü bu haksızlık hep yapılagelmiştir.
Ahmed Arif karşısında Enver Gökçe’yi haklı bulmak, ya da tersine inanmak başka bir şey; Ahmed Arif’in şiirini tekdüze, kısır ve “ağız şiiri”, Enver Gökçe’nin şiirini ise işçi sınıfı şiiri olarak değerlendirmek başka bir şeydir. İlki edebiyat dışı, duygusal bir tutumdur. İkincisi edebiyat anlayışıyla ilgilidir.

İKİ ŞAİRİN ORTAK KADERİ

Oysa üzerinde asıl durulması gerekli şey, ortak siyasal geçmişten gelen, benzer acıları ve sıkıntıları yaşayan –hapisane, işsizlik, yoksulluk, vb.- iki şairin de -Niyazi Akıncıoğlu’nu da buna katabiliriz- şiir yazmayı sürdürememiş olmalarıdır. Bundan önce değindiğim gibi, Ahmed Arif, “Hasretinden Prangalar Eskittim”den sonra hiç şiir yayımlamadı, hatta yazmadı. Ölümünden sonra 2003’te yayımlanan “Yurdum Benim Şahdamarım”daki şiirler, tek kitabı olan “Hasretinden Prangalar Eskittim”e almadıklarıdır. “Hasretinden Prangalar Eskittim”deki şiirlerin yetkinliğinden oldukça uzakta bulunan bu şiirler, Cemal Süreya’nın 1969’da bu tür şiirin başka örnekleri için ileri sürdüğü o “tuhaf” sonu yaşamışlardır.
Şiirleri 1945-1951 arasında “Yurt ve Dünya”, “Ant”, “Gün”, “Söz”, “Yağmur ve Toprak” ile “Yeryüzü” dergilerinde yayımlanan Enver Gökçe ise bir bakıma Ahmed Arif’le aynı kaderi paylaştı. Dergilerde kalan şiirleri ile yayınlanamayanlardan ancak bulunabilenleri 1973’te “Dost Dost İlle Kavga” adıyla bir kitapta toplanabildi. “Panzerler Üstümüze Kalkar” ise 1977’de yayımlanabildi.

13 Haziran 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder