13 Ekim 2011 Perşembe

“Benim küçük kızçocuğu tanrım, mitos yitme n’olur!”

...
Yaz bitti.
İlk yağmurlarla birlikte hüznün gölgesi çöktü.
“Kuşlar toplanmış göçüyorlar
“Keşke yalnız bunun için sevseydim seni”...

***

Güz, hazan mevsimi, hüzün demek. Eski edebiyatımızın değişmez konularından biriydi “gülistan”a çöken “hazan”. Gül ile bülbül üstüne oluşturulmuş birkaç Farisi imgenin enva-i çeşit türeviydi, yana döne söylenen. Modern edebiyatımızda da, eski edebiyatımızdaki kadar yoğun olmasa da güz ve hüzün üzerine yazılmış pek çok şiir vardır.
Kuşaklar geçse, çağlar değişse de değişmeyen bir gerçeklik, doğanın kendini yenileme deviniminin zorunlu sonucu, diyelektik bir süreçtir bu. Bitkileri olmasa da –ki bunu henüz bilmiyoruz- hayvan ruhlarını da etkileyen bu sürecin doğadan insana, oradan edebiyat ve sanata geçmesi toplumsal yaşamın varlığı ile açıklanabilir ancak. Ve ancak insan, ilerleyen sonbaharın dökülen yapraklarından kendi haleti ruhiyesine ilişkin çıkarsamalar yapabilir.












GÜZ BİTİĞİ, GÜZÜN BİTİRDİĞİ



Yukardaki iki dize, Cemal Süreya’nın “Sevda Sözleri”ndeki “Yirmi Şiir”inin “İki Kalp” başlıklı ilk parçasından…
“Yirmi Şiir”in tamamına içerili hüzün, kitabın adının yanında asıl, şairin bu şiirleri yazdığı sırada yaşamının güzünde bulunuyor olmasından bana kalırsa. “Yirmi Şiir”, 1988’de ilk yayımlandığında kitabın adı “Güz Bitigi” idi. Cemal Süreya’nın bütün şiirleri “Sevda Sözleri” başlığı altında toplandığında, “Güz Bitigi” kitabın bölümlerinden birini oluşturdu. “Güz Bitigi”, şairin sağlığında yayımladığı son kitap olarak da ayrı bir önem taşımaktadır. Cemal Süreya, “betik” sözcüğünü eski Türkçedeki “bitig” söyleyişine çekerek “betik”-kitap/mektup anlamı dışında bir anlam daha katmıştır: “bitik”! Güzün bitirdiği, güz bitiği… (Eylemin köküne getirilen ık-ik eki, sözcüklere öğrenilen geçmiş zaman anlamı kazandırmaktadır. Yaygın olarak kullanılanları dışında bu ekle oluşan yapık, gidik, sevik, ölük, gülük, vb gibi birçok sözcük yöresel olarak kullanılmaktadır.)












“EN BÜYÜK SAYRILIK VE EN BÜYÜK SAĞLIK”



“Güz Bitigi”nde 1 Düzyazı, 20 şiir, 1 Şarkı, 12 Beyit, 16 Dize, 5 İşleyim yer almaktadır. “Siz Saatleri” başlıklı düzyazı, şairin göçüp gitmeden önce yazıp bıraktığı bir veda mektubu gibidir. Her şey açıklanabilirdir şaire göre. Bunu, “Açıklanamayan tek şey aşk: En büyük sayrılık ve en büyük sağlık”, sözünden çıkarıyoruz. Gerçek neydi, biliyor muyuz? Bilmiyoruz. Ama her şey:
“Yüzyıl sonra bugün yaşayan hiçbir anne, hiçbir sevgili, hiçbir bebek, hiçbir bıldırcın, hiçbir balina, hiçbir örümcek, hiçbir aslan, hiçbir ceylan, hiçbir yılan var olmayacak. Ayrı bir kardeşlik kanıtı değil mi bu? Hayat kanıtı. Birbirimizin her yönden çağdaşıyız.” (Sevda Sözleri, sf. 274).
Kitaptaki “20 Şiir”, “Güz Bitigi”nin asıl gövdesini oluşturmaktadır. 1 Şarkı, 12 Beyit, 16 Dize ise, 1 Düzyazı ile 20 Şiir’den arta kalan, gövdeden kopmuş küçük dallar, sararmış yapraklar gibi güz ortasındaki ağacı -bitig-tamamlayan parçalar gibi durmaktadır. Özellikle de 16 Dize’nin son iki dizesi:
“Benim küçük kızçocuğu tanrım!
“Mitos yitme n’olur!”

***

Mitos yitti, yaz bitti.
İlk yağmurlarla birlikte hüznün gölgesi çöktü.
“Günler ölüm haberleriyle geliyor”.
“Gazeteleri okumanın anlamı yok,
“Gözlerimizi kapasak da kanın rengi kırmızı”.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder