19 Eylül 2010 Pazar

Yorumsuz

“…kararım şu, gelecek seçimlerden bir iki ay önce yine yazıp konuşma imkanım olursa çıkar görevimi yaparım, içinizde en çok konuşan en çok yazı yazan kardeşinizim, gücüm buraya kadar.. Bağışlayın. …Şimdi bırakmadan önce yazarlığı son satırına gelmişken yazarlığım, şiirimiz ne diyor yorumlamak istiyorum, son cümlem: ‘rüyamızda bulutların ardından akan yarimizi görmüştük, hepsi buydu, hayat dünya her şey işte hepsi bu kadarcık’..” (Nihat Genç).


1. ÖLDÜĞÜ İÇİN HABER OLDU

Tekirdağ'ın Çorlu İlçesi'nde Atatürk Çok Programlı Lisesi'nde sözleşmeli öğretmenlik yapan 44 yaşındaki Ahmet Fazlı Elçi hamallık yaparken kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Ataması yapılmayan 300 bin öğretmenden biri olan Elçi'nin sözleşmeli çalıştığı okuldan yaz aylarında maaş alamadığı için hamallık yaptığı belirlendi.
Milli Eğitim Bakanlığı'nca gönderilen kitapları okul binasına Din Kültürü öğretmeni Ahmet Fazlı taşıyan Elçi, bunaltıcı sıcakta baygınlık geçirdi. Okuldaki görevlilerce sağlık ocağına götürülen öğretmenin kalp krizi geçirdiği anlaşıldı. Yarım saat doktorun gelmesini bekleyen öğretmen kurtarılamadı. Elçi’nin yaklaşık 20 yıldır sözleşmeli öğretmenlik yaptığı öğrenildi. Çalışmadığı döneme ait sigorta primlerini dışarıdan kendisi ödeyen Elçi’nin emekli olmasına dört yıl vardı. Evli ve iki çocuk babası olan Ahmet Fazlı Elçi, kitapları taşıması karşılığında 40 TL kazanacaktı. (7 Ağustos 2010 tarihli gazeteler.)

2. “MİLLİ BEKA AÇISINDAN EN AZ 3 ÇOCUK”

İzmir'de taziye ziyaretine gittiği sırada protesto ettiği Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün girişimleriyle Antalya'daki bir otelde işe başlayan, daha sonra işi bırakıp evlenerek herkesi şaşırtan 33 yaşındaki Sinem Örsçek, “Milli beka açısından en az 3 çocuk yaparak, ruhsal ve psikolojik açıdan sağlıklı çocuklar yetiştirmenin en doğrusu olduğuna eşimle karar verdik” dedi.. DHA muhabiri Turaç Top’un haberine göre, 4 Temmuz 2009 akşamı, İzmir'e taziye ziyaretine gelen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yolunu keserek, “İki üniversite bitirdim. İşsizim. Bu insanlar sizi neden alkışlıyor anlamıyorum. Bu ülkede neler oluyor bilmek istiyorum. Biri söylesin” sözleriyle, dikkatleri üzerine çeken Örsçek, “Kısmet olursa çocuklarımıza ‘Recep', ‘Tayyip' ve ‘Abdullah' adını vereceğiz” dedi Hacettepe Üniversitesi İstatistik Bölümü mezunu olan ve endüstriyel tasarım üzerine master yapan Örsçek'e, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün girişimiyle Antalya'da 5 yıldızlı bir otelde iş bulundu. Yeni yaşamındaki duygularını yazdığı bir mektupla dile getiren Örsçek, 1 dakikanın insan hayatında çok şey değiştirilebileceğini anlatırken şöyle demiş:
“Çalıştığım otele adını veren Calista'nın efsanesini kendime yaşam biçimi yaptım. Sonunda eşimle üstün kamu yararı gözeterek birlikteliğimizi evlilik kurumuna dönüştürmenin en iyisi olduğuna karar verdik. Milli beka açısından en az 3 çocuk yaparak, ruhsal ve psikolojik açıdan sağlıklı çocuklar yetiştirmenin en doğrusu olduğuna eşimle karar verdik. Kısmet olursa çocuklarımıza ‘Recep', ‘Tayyip' ve ‘Abdullah' adını vereceğiz. Türk aile yapısında ilk öğretilmesi gereken en az bir temel beceriyi de öğrendim ve geliştirdim. Misafir karşılama.” (Hürriyet, 16 Eylül 2010)

3. HÜKÜMETLE 12 RAUND

“Fevzi Budak. Erzurum Milli Eğitim Müdürü... AKP iktidar oldu, 2003’te görevden alındı, mahkemeye başvurdu, haklı bulundu, Erzurum’a geri döndü. (Bir)
Beş gün sonra... Görevden alındı, Şırnak’a gönderildi, mahkemeye başvurdu, haklı bulundu, Erzurum’a geri döndü. (İki)
Bir gün sonra... Görevden alındı, Ankara’ya gönderildi, mahkemeye başvurdu, haklı bulundu, Erzurum’a geri döndü. (Üç)
Bir gün sonra... Görevden alındı, Muş’a gönderildi, mahkemeye başvurdu, haklı bulundu, Erzurum’a geri döndü. (Dört)
Beş gün sonra... Görevden alındı, Ankara’ya gönderildi, mahkemeye başvurdu, haklı bulundu, Erzurum’a geri döndü. (Beş)
Bir ay sonra... Görevden alındı, Kütahya’ya gönderildi, mahkemeye başvurdu, haklı bulundu, Erzurum’a geri döndü. (Altı)
Bir ay sonra...Görevden alındı, Çanakkale’ye gönderildi, mahkemeye başvurdu, Erzurum’a geri döndü. (Yedi)”. (Yılmaz Özdil, Hürriyet 4 Eylül 2010)
Fevzi Budak, tam on bir kez görevden alınır, mahkemeye başvurur, Erzurum’a geri döner. 11 raundu kazanan Fevzi Budak ile hükümet arasındaki 12. raunda Fevzi Budak, 3 Eylül günü dolandırıcılık ve yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle tutuklandı.

4. “KENDİNE ‘HAYIR’I OLMAYAN…”

Türkiye’nin 90 yıllık partisinin başına 15 günde gökten zembille indirilen Kemal Kılıçdaroğlu, “Hayır” toplamak için 70 il dolaştığı 12 Eylül referandumunda oy kullanamadı. Parti sekreterliğinin, genel başkanın nerede oy kullanacağını kontrol etmediğinin de ortaya çıktığı rezaleti üstlenen olmadı.

5. “YENİ BİR ÜLKE VAR MI”

12 Eylül’den önce:
“ ‘Bizim çocukların darbesinin hesabını ‘bizim çocuklar’ sorabilir mi?” (Oray Eğin, Akşam, 9 Eylül 2010)
12 Eylül’den sonra:
“Gücüm buraya kadar, bağışlayın” (Nihat Genç, Odatv, 13 Eylül 2010)
“Sadece gidiş bileti aldım. Döner miyim inanın bilmiyorum. Moralim çok bozuk. Öncelikle kafamı dağıtacağım, sonuç ne çıkar bilemiyorum. Fakat yoruldum artık, Türkiye sağının ne olursa olsun solcular, demokratlar, aydınlar iktidar olmasın diye her seferinde topyekün bir sağ partiye oy vermelerinden bıktım usandım. Meğer soy sop bunlar için önemleymiş. Meğer bunlar Dedeler'den nefret ediyorlarmış. Demek bunlar Habur'u içlerine sindirmişler. Ne yapacağız, nasıl yapacağız da bu insanları ikna edeceğiz. Buna ömür dayanır mı? Evet, içimdeki ses durup dinlenmeden mücadeleye, aydınlanmaya devam diyor. Ama bir diğer ses yorulduğunu söylüyor. Dediğim gibi kafam karışık, moralim bozuk. Şairinin dediği gibi gün olur alır başımı giderim...” Oray Eğin, Odatv, 13 Eylül 2010).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder