25 Eylül 2010 Cumartesi

Toplumsal vefasızlığımızın bir örneği ve Ruhi Su

Yorumladığı her türküyü kaynağından derleyen, geniş bir repertuvar oluşturan, temiz ve doğru bir icra gerçekleştiren, Yunus’u, Pir Sultan’ı, Karacaoğlan’ı, Köroğlu ve Dadaloğlu gibi daha nice ozanı sesi ve sazında birleştiren Ruhi Su, hala en çağdaş, en güncel ve en yetkin ozanlarımızın başında gelmektedir. Ölümünün 25. yılında, adına kurulu “Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı”nın maddi imkansızlıklar nedeniyle kapanmasının altında ise, büyük ölçüde toplumsal vefasızlığımız yatmaktadır.


Bu hükümet
Pir Sultan’a pasaport vermiyor,
Onu anladık.

Yunus Emre’ye de
Basın Kartı vermiyor,
Onu da anladık.

Ama bu hükümet
Ferman çıkarmış
Karacaoğlan’ı
Otobüse bindirtmiyor.”

PASAPORT YASAĞI!

Yukardaki dizeler, Cemal Süreya’nın “Hükümet” adlı şiirinden...
Daha önce başka bir vesileyle değinmiştim; “Hükümet”, Cemal Süreya’nın çok önemli şiirlerinden biri değildir. Hatta iyi şiirlerinden biri de değildir. Ancak son derece siyasal yergi içeren bir şiirdir. Daha doğrusu Cemal Süreya’nın pek az yazdığı hicivlerden biridir. İlk kez 1989’da “Yeni Yaprak” dergisinde yayımlanan şiir, 12 Eylül’ün sanat ve sanatçılar üzerindeki zulmünü çarpıcı imgelerle anlatmaktadır. Halk şiirimizde ve Türkçenin gelişiminde çok büyük katkıları bulunan üç ozan, Pir Sultan Abdal, Yunus Emre ve Karacaoğlan söz konusu edilerek ele alınan bu zulmün, eğer unutmamışsak, yüzünü en açık gösterdiği olaylardan biridir “Hükümet” şiirinde dile getirilen yurtdışına çıkış yasağı.

ZULÜMLERİN EN KORKUNÇLARINDAN BİRİ

O yıllarda birçok aydına pasaport vermeyen 12 Eylül yönetimi ve onun uzantısı Anap hükümetince, hatırlarsak, Ruhi Su’ya da kanser tedavisi için yurt dışına gitmek istediğinde pasaport verilmemişti. Başbakanı’nın ABD’de Huston’da bypass olduğu hükümetin, Türkiye’de tedavi umudu kalmamış Ruhi Su’ya yurt dışında tedavi hakkı tanımaması, adaletsizliği yanında bir insana uygulanabilecek zulümlerin en korkunçlarından biridir.
Nitekim, Ruhi Su, üzerinden çok geçmeden, 20 Eylül 1985’te hayattan ayrılmıştı.

YETİMLER YURDU’NDAN RIYASETİ CUMHUR ORKESTRASI’NA

1912’de Van’da doğan Mehmet Ruhi Su, 1915’teki tehcir olayları sırasında ailesini kaybeden Ermeni asıllı çocuklardan biri olduğu iddia edilse de Birinci dünya savaşının kimsesiz bıraktığı binlerce çocuktan biridir. Yıllarca süren savaşların ardından kurulan Cumhuriyet, o binlerce çocuk gibi Mehmet Ruhi’nin de kimsesi oldu. “Dar-ül Eytam-Yetimler Yurdu”ndayken Ankara Müzik Öğretmen Okulu sınavını kazanırsa da yerine bir arkadaşını gönderir. Bir yıl sonra sınavı tekrar kazanır ancak bu kez de tüm “Dar-ül Eytam” çocukları askeri okullara gönderileceği için gidemeyecektir. Kısacası, Ruhi Su’nun yaşamında müzik, taa o zamanlardan beri var.
İstanbul Halıcıoğlu Askeri Lisesi’nden öğretmen okuluna geçecek, Cumhurbaşkanlığı Orkestrası’na seçilecek, ayrıca Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde müzik dersleri verecek, 1942’den 1945’e kadar Radyo’da türküler söyleyecektir. “Basbariton Ruhi Su Türküler Söylüyor” adlı program, Alevi türküleri söylediği, komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle kaldırılır. Birçok operada başarılı roller alan sanatçı, “1951 Tevkifatı”ında “Konsolos” operasının provaları sırasında tutuklanır. Beş ayı Sansaryan tabutluklarında olmak üzere 5 yıl tutsaklığın ardından Konya-Çumra’da sürgün yılları… İşsizlik, yoksulluk, kimsesizlik derken, İstanbul’da gece kulüplerinde türkü söylemeye başlayan Ruhi Su, arkadaşlarının yardımıyla imece plakları yapmaya başlar.


TOPLUMSAL VEFASIZLIĞIMIZ

Geniş ilerici aydın çevreler ve halk, Ruhi Su’yu “Seferberlik Türküleri”yle tanımaya başladı (1970). “Kuvayı Milliye Destanı”nını (1971) sırasıyla, Yunus Emre(1972), Karacaoğlan (1973), Pir Sultan Apdal (1974 ), Şiirler Türküler (1975), Köroğlu (1976), El Kapıları (1977), Sabahın Sahibi Var (1978), Semahlar (1979), Çocuklar Göçler Balıklar (1980), Zeybekler (1982 ) izledi. Ruhi Su 1975’te “Dostlar Korosu”nu kurdu. “El Kapıları”, “Sabahın Sahibi Var” ile “Semahlar” bu dönemin ürünü.
Ruhi Su’nun önemi, siyasal düşünüşünden önce, halk müziğine verdiği emekten gelir. Arabesk’in alıp başını gittiği bir dönemde, Ruhi Su, halk türkülerimizi yalın, çağdaş, özüne uygun ve seçici bir bakış açısıyla ele alıp yorumladı. Yorumladığı her türküyü kaynağından derleyen, geniş bir repertuvar oluşturan, temiz ve doğru bir icra gerçekleştiren, Yunus’u, Pir Sultan’ı, Karacaoğlan’ı, Köroğlu ve Dadaloğlu gibi daha nice ozanı sesi ve sazında birleştiren Ruhi Su, hala en çağdaş, en güncel ve en yetkin ozanlarımızın başında gelmektedir.
Ölümünün 25. yılında, adına kurulu “Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı”nın maddi imkansızlıklar nedeniyle kapanmasının altında ise, büyük ölçüde toplumsal vefasızlığımız yatmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder